- açık göze
- open cell
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
İngilizce Sözlük Türkçe. 2010.
göze görünmek — belli, açık olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölümü göze almak — elde etmek istediği sonuç uğruna ölüm de dâhil her türlü tehlikeye açık olmak Kim bilir hangi aşüftenin biri idi bu, ölümü göze alarak arkasından koştuğun mahluk? R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
bariz — açık; göze çarpan; belirgin … Hukuk Sözlüğü
bariz — sf., Ar. bāriz Açık, göze çarpan, belirgin Halk arasında da keder ve sevinç diye iki bariz heyecan olduğuna inanmıştı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirgin — sf. Belirmiş durumda olan, göze çarpan, besbelli, açık, bariz, sarih Hüzünlü bakışlarının daha belirgin hâle getirdiği iri, siyah, ceylan gözleriyle ... alımlı da sayılabilirdi. E. Bener … Çağatay Osmanlı Sözlük
renksizlik — is., ği 1) Renksiz olma durumu Bu açık ve soluk havanın renksizliği içinde, adanın yeşillikleri, kıyılara ve havaya yeşil kurşuni gölgeler salıyor. H. E. Adıvar 2) mec. Kendini belirtecek, göze çarpıcı niteliği olmama durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük